Yenidoğan bebekte, topuktan birkaç damla kan alarak yapılan tarama testleri çok önemlidir.

( Bazen anne babalar, çok doğru olmayan bir terimle, bunları zeka testi diye adlandırmaktadırlar ) Bu testlerle bebeğinizin zekası ölçülmez, zamanında tanınıp tedavi edilmezse bebekte zeka geriliğine yol açabilecek iki önemli hastalığın olup olmadığına bakılır. Sakın, 'Bebeğim iyi görünüyor, hasta olduğunu sanmam' diyerek bu testleri ihmal etmeyin! Zaten taraması yapılan hastalıklar belirti verdiğinde iş işten geçmiş olacaktır. Ülkemizde sık görülen bu iki hastalık ( fenilketonüri ve hipotiroidi ) erken saptanıp tedaviye başlanırsa, bebek sağlıklı olarak büyüyecek, zekası normal gelişecektir. Topuğundan alınan bir damla kan ile belki de bebeğinizin hayatı kurtulacaktır. Bu testlerin zamanlaması da çok önemlidir.Fenilketonürinin saptanabilmesi için bebeğin birkaç gün proteinli gıda alması gerekmektedir. Henüz anne sütü gelmeden, yeterince beslenmeden kan alınırsa hastalık varsa bile normal sonuç alınabilir. Bu nedenle, çok erken alınan testlerin tekrarı gereklidir.

Bütün bebeklerde o, tombik sevimli ayaklar düz taban gibi görünür. Çünkü, ayak tabanındaki kavisin gelşmesi için yürümesi ve buradaki kasların çalışması gerekmektedir. Ayrıca bu bölgedeki yağ yastıkçıkları da ayak tabanına düz bir görünüm verir. Bebek büyüyüp yürüdükçe, ayak tabanı normal kavisine ulaşacaktır

Her ne kadar astım ve allerji farklı durumlar da olsa birbiriyle ilişkilidir. Anne babalar çocuklarında allerjik bir durum söz konusu olduğunda, astımdan da korkmaktalar. Aslında bu korku, tamamen yersiz sayılmaz. Özellikle göz ve burunu etkileyen allerjileri olan kişilerde astım görülme olasılığı daha fazladır. Fakat allerjisi olan herkeste astım gelişmez veya astım vakalarının tamamı allerjiyle ilgili değildir. Astım hastası çocukların % 75'inde allerjiler de mevcuttur. Astımlı hastalar belli uyaranlarla ( allerjen ) karşılaştıklarında sıkıntıları artabilir.

Allerji durumunda, bağışıklık sistemi normalde zararsız olan polen, ev tozu gibi bazı maddelere aşırı reaksiyon verir. Allerjik olduğu maddeyle karşılaşınca vücut, Ig E adlı özel bir antikor üretir. Vücutta bazı reaksiyonlar oluşur ve histamin adlı madde açığa çıkar. Histamin; cilt, göz, burun, boğaz, akciğerler ve sindirim sistemindeki belirtilerden sorumludur. Akciğerlerdeki solunum yolları etkilendiğinde öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi astım belirtileri ortaya çıkar. Aynı allerjenle tekrar karşılaşınca aynı tablo tekrarlar. Allerjenler dışında; sigara dumanı, soğuk hava gibi etkenler de tetikleyici olabilir. Belirtilere yol açan etken saptanabilirse, bundan kaçınmak da mümkün olabilir. Bu nedenle doktorunuz, astım belirtilerini tetikleyen allerjenler olup olmadığını cilt veya kan testleriyle araştırmak isteyecektir.

Okulların açılması, sonbaharın başlamasıyla birlikte, çocuklarımızın da sık sık burunları akıp aksırık, öksürükleri mi başladı? Biliyoruz ki, çocukları en sık doktorun karşısına getiren neden enfeksiyonlardır. Belli enfeksiyon hastalıkları belli dönemlerde, okul gibi kalabalık ortamlarda daha sık görülmektedir. Peki sizler, çocuğunuzu enfeksiyonlardan korumak için neler yapabilirsiniz? Birlikte birkaç önemli noktaya göz atalım...

 El Yıkama: Çocuğunuza örnek olarak ona el yıkama alışkanlığı kazandırın. Sık görülen nezle, grip, ishal gibi hastalıkların mikropları kirli ellerle vücudumuza taşınmaktadır

Aşılama: Çocuğunuzun yaşına göre olması gereken aşılarının tam olduğundan emin olun. Yuva, okul gibi kalabalık ortamlara girmeden önce eğer eksik aşılar varsa, tamamlatın.

 Dengeli Beslenme: Çocuğun evde ve okulda dengeli beslenmesini ve böylece ihtiyacı olan temel besin maddeleri ve Vitaminleri almasını sağlayın. Dengeli beslenen kişinin bağışıklık sistemi de hastalıklara daha dirençli olacaktır.

Gereksiz Antibiyotik Kullanımından Kaçınma: Doktor önerisi olmadan, gereksiz kullanılan antibiyotikler vücutta dirençli mikroplar gelişmesine yol açar.

Hasta Çocuğu Evde Dinlendirme: Eğer, çocuğunuz hasta olduğunda okula göndermeyip evde dinlenmesini sağlarsanız, hem daha kolay iyileşecek, hem de hastalığı başkalarına bulaştırmamış olacaktır. Unutmayın ki, o da hastalığı büyük olasılıkla hasta hasta okula gelen bir arkadaşından kapmıştır.

Mutfak Temizliğine Dikkat Etme: Evlerde; mutfak tezgahları ve yemek hazırlamada kullanılan araç gerecin temizliği, kalan yemeklerin hemen buzdolabına kaldrılması gibi basit önlemler sindirim sistemi kaynaklı enfeksiyonların, gıda zehirlenmelerinin önüne geçebilecektir.

Kişisel Eşyaları Paylaşmama: Çocuğa kardeşi veya arkadaşıyla aynı bardaktan içmemesini, onun diş fırçasını ağzına sokmamasını öğretin.

Bebeğinizin yürümesini erkene alamazsınız, ama dil gelişimi için yapabileceğiniz, hatta yapmanız gereken şeyler vardır.

Bebek bile olsa, onunla iletişim kurmaya zaman ayırın. Konuşun, şarkı veya ninni söyleyin. Sesler çıkarıp mimikler yapın, onu da taklit etmesi için cesaretlendirin.

Ona kitap okuyun. Küçük bir bebek uzun bir öyküyü dinlemeyecektir. Önce yaşına uygun resimli kitaplarla başlayın. Resmi gösterip oradakilerin isimlerini söyleyin. Büyüdükçe o da size katılacaktır. Zamanla öykü, masal dinlemekten de zevk alacak, hatta favori öykülerini ezberleyecektir.

Günlük olan bitenler hakkında konuşun. Örneğin markete gittiğinizde, mutfakta yemek hazırlarken yaptıklarınızı ona anlatın, etraftaki cisimleri gösterip adlarını söyleyin.

Onunla bebek dilinde konuşmayın.